1957 Zürih'teki İkinci Uluslararası Psikiyatri Konferansında, C.G.Jung'un Konuşması üzerine derlenen bu kısa yazıda Jung'un sözünü ettiği teorisine bir nörobilimsel bakış atalım.
C.G.Jung: “I have long thought that, if there is any analogy between psychic and physiological processes, the organizing system of the brain must lie subcortically on the brain stem. This conjecture arose out of considering the psychology of an archetype (The Self) of central importance and universal distribution represented in mandala symbols. The reason that lead me to conjecture a localization of a physiological basis for this archetype in the brain stem was the psychological fact that besides being specifically characterized by the ordering and orienting role, its uniting properties are predominantly affective. I would conjecture that such a subcortical system might somehow reflect characteristic of the archetypal form of the unconscious.” [1]
"Uzun süredir düşünmekteyim ki, psişik ve fizyolojik süreçler arasında herhangi bir benzerlik varsa, beynin düzenleyici sistemi subkortikal olarak beyin sapında yer almalıdır. Bu sezgilerim, esas öneme sahip ve mandala sembollerinde temsil edilen evrensel dağılıma sahip bir arketipin (Kendilik) psikolojisini düşünmekten doğdu. Bu arketipin beyin sapındaki fizyolojik temelini tahmin etme nedenim, sadece düzenleme ve yönlendirme rolü ile özelleşmiş olmakla kalmayıp birleştirici özelliklerinin çoğunlukla duygusal olması psikolojik bir gerçekti. Böyle bir subkortikal sistemin, bilinçdışının arketipsel formunun karakteristiklerini bir şekilde yansıtabileceğini öngörmekteyim." [1]
Carl Gustav Jung, İsviçreli bir psikiyatrist ve psikanalist olarak, özellikle bilinçdışı zihin ve arketiplerin keşfi konusunda önemli kavramlarla katkılarda bulunmuştur.
Jung'un beynin düzenleyici sisteminin subkortikal alanda Truncus Encephali (beyin sapında) bulunduğuna dair sezgisel bir yorum yaptığı görülüyor.
“Kendilik” arketipi olarak adlandırdığı arketip, Arketip teorisinde merkezi ve evrensel bir kavramı temsil eder. Kendilik, birey içinde bütünlük, entegrasyon ve birlik duygusunu temsil eder. Bir kişide bilinçdışı ve bilincin birleşmesini ve ruhun bir bütün olarak temsil edilmesidir.
Jung'un beynin sapını, Kendiliğin subkortikal alanda potansiyel bir yer olarak önermesi, hem psikolojik gözlemlerine hem de fizyolojik süreçlerle yapılan benzetmelere dayanıyor. Jung, arketipin düzenleme ve yönlendirme rolünü vurgulayarak, duygusal özelliklerinden söz eder.
Konuşmasında Mandala sembollerinden bahsetmesi, Arketip Teorisinde yer verdiği bir sembolizm olmakla birlikte genellikle kendilik ile ilişkilendirilen bu arketipin sembolik ve evrensel doğasını vurgular.
Nörobilimsel bir perspektiften bakıldığında, Truncus Encephali yani beyin sapı gerçekten de temel fizyolojik işlevlerden sorumlu kritik bir bölgedir ve; uyku-uyanıklık döngülerini, görme ve işitme refleksleri ve otonom fonksiyonları düzenlemede rol oynar.
Jung'un sezgisel önermesi, “kendiliğin” zihinsel bazı temel ve duygusal yönlerinin subkortikal bir temele sahip olabileceği fikriyle bugünden bakıldığında beyin sapı özelinde tutarlı gözüküyor.
Dip Not: Jung'un bilim dünyasına getirdiği fikirler psikoloji alanında devrim niteliğindeydi, ancak beynin fizyolojik temelini ileri sürme konusundaki görüşleri, deneysel olmaktan ziyade sezgisel ve düşünsel bir nitelik taşıyordu sadece. Beyin Sapının günümüzde bilinen işlevleri arasında Jung'un kendiliğe (the self) atfettiği özelliklerle bugün başka beyin bölgelerinin daha sık ilişkilendirildiğini biliyoruz.
Dip Not 2: Çağdaş nörobilim, duyguların, bilincin ve arketip deneyimlerin sinir alt yapısını anlama konusunda dönem dönem önemli adımlar atmış olsa da, Jung’un arketipleri gibi karmaşık psikolojik olguların tam olarak nerede lokalize olduğu konusu günümüzde lokalizasyondan uzaklaşan nörobilim alanının araştırma konuları arasında yer almıyor.
Referanslar:
(1) Front Psychol. 2017; 8: 1424; Clark, Gary, 2021. 'Carl Jung and the Psychedelic Brain: An Evolutionary Model of Analytical Psychology Informed by Psychedelic Neuroscience'.
(2) Jung C. G. (ed.) (1958). “The psychogenesis of mental disease,” in The Collected Works Vol. 3 (Princeton, NJ: Princeton University Press; )
Görseller: II. International congress of psychiatry, Zurich 1957: C.G. Jung speaking with M. Rinkel from Boston Photo by ATP/RDB/ullstein bild
Commentaires